İNSAN VÜCUDUNUN HAKİKAT SIRRI “vaaz”

Dünyada kaderin çizdiği hiçbir hadiseye, devamlı sıkıntı ve dertlere üzülmek doğru değildir. “Bu, kadere isyandır, kadere isyan ALLAH’a isyandır. ALLAH’a isyan küfürdür.”

İnsan sırf ALLAH için yaratılmıştır.

İnsan vücudu ALLAH’ın mülküdür:

İnsan ALLAH’a mensupdur.

Başkasına nisbeti yoktur.

Her kim bütün fiillerini, amellerini bu hakikat zât sırtına göre yaparsa, o zaman yaptığı iş, halis ALLAH için yapılmış bir ibadet olur.

Bu şu demektir :

Nefsinin yaptığı işlerin hiç birinde benim nasibim yoktur.

Çünki hepsi ALLAH’ın mahlukudur.

Nefs, akıl, vücud, varlık hep ALLAH’ın mahlûkudur.

O zaman kendisinden çıkan her amel, hakikat sırrı üzerine sadır olur.

Fakat adam şöyle derse :

“Benim zâtım ALLAH içindir, fakat nefsimin fiilleri benim içindir” derse; o zaman yaptığı ibadetleri nefsi için yapmış olur.

O zaman “hakikat sırrı” üzerine cereyan etmez yaptığı işler ve ibadetler.

Yaptığı işleri ALLAH için değil sadece nefsinin arzuları için yapıyor demektir.

Bu takdirde o kimse HAKK’dan ayrılmış olur ve olduğu yerde durur.

Bunun için yapılan her iş ALLAH için olacaktır.

ALLAH’ın azameti kibriyâsı için ibadet edilecektir.

Nefsiniz için ibadet edin diye bir emir ve bir tebliği Resûlullah yoktur.

Bu işde ecir vardır, mükâfat vardır demek bizim ona lâyık olduğumuzdan değildir.

Dikkat edin, hem de çok dikkat edin.

Bu bir hâlvet sözüdür.

Ecir ve mükâfatı ancak Cenab-ı HAKK kendi ihsan ve kereminden veriyor.

Çünki zât, ALLAH’ın mahlûkudur.

Ve yaptığı ibadetlerden dolayı sevaba müstehak değildir.

“Ben ins ve cinni bana ibadet etsinler diye yarattım” buyuruyor Cenab-ı ALLAH bu âyet-i kerimede.

Dertlerden şikâyet kadere isyandır.

Bunlardan üzülmek de doğru değildir.

Elde değil demek de “iman”„ın kuvvetli olmamasındandır.

Hepinizin bildiği bir haramdan bahsedeceğim:

ZİNA haramdır.

Değil mi?

Evet siz bildiğinizi içinizde saklayın...

Ben şimdi konuşacağım :

LİVATA haramdır.

ZİNA haramdır.

Meleklerin bir kısmı ana ve babanın meni nutfesinden hasıl olurlar. Erkeğin menisi ekin mahalli olan kadının rahmine düşerse, orada melekle beraber nutfe yaşar.

ALLAH o nutfenin evlâd olmasını hükmetmiş ise o zaman o meni tanesi bir kan pıhtısı olur. Sonra büyümeye başlar.

Melekler de bununla beraber büyürler.

Çocuk dünyaya gelince melekler de çocukla beraber büyür ve dünyaya çıkarlar.

O melekler o çocuğun zâtını muhafaza ederler.

Meleklerin en büyüğü onun sağındaki hafaza meleğidir.

Çocuk nasıl ana ve baba arasında büyüyüp yetişirse, melekler de onunla birlikte büyürler. Eğer Cenab-ı HAKK çocuk olmasını istememiş ise, o melekler o nutfe ile birlikte rahimde ölürler.

Bundan kula zarar gelmez.

Meniyi rahimden başka biri yere akıtmak câiz değildir.

Cenabı HAKK ondan bir çocuk dogmasını murad etti mi, etmedi mi bilemeyiz.

Onun için dışarı akıtılan meni ile bir çocuk ve melâikenin telef olmasına biz sebep oluruz.

Bu yüzden Resûl-ü Ekrem (s.a.v.) nikâhı emretmiştir.

Zina gizli yapılır.

Çünki zinayı açıktan yaparsa ceza terettüb eder.

Çocuk doğduktan sonra esinin toprağa gömülmesi lâzımdır.

Aksi hâl, sar’a nöbetlerinde ve solda bulunan meleğin telefini mucip olur.

Sar’a nöbetlerinde sar’alılar kendilerini kaybettikleri zaman gözleri daima sola kayar.

Sağa kaymaz.

Bu hususu bugün dünyada bilen kişilerin sayısı da yediyi geçmez. (Siz bilin, kimseye, de bildirmeyin!)

Bu lâkırdıları benden sonra kimseden insan kulağı duymayacaktır. Sizlere tavsiyem: Kalabalık yerlerde bulunmayınız!

Her türlü münakaşadan sakınınız!

Kaçınız!

İçinizi kimseye açmayınız!..

Dışınızla görününüz!

Gece namazlarında “DEYYÂN” olan HAKK’a içinizi gösterin! Bol Salâvât-ı şerife getiriniz!

Selâvat sizin kendinizde olan Nûru Muhammedi’ye (s.a.v.) karşıdır. Kendinize getiriyorsunuz demektir.

Dünya karışıktır!

Kalabalıktan daima kaçınız!

“Güneş batmadan evinizde olunuz!”

Daima abdestli bulununuz!

Abdestsiz kelâm etmeyiniz!

Abdestsiz yemek yemeyiniz!

ALLAH’ın afatı yakındır.

Gafletde olmayınız!..

Kat’iyyen hırsa kapılmayın!

Yalana tevessül etmeyin!

Kanaatkâr olun!

Doğruluktan ayrılmayın!

Haramdan kaçının!

Helâl insana kâfidir.

Artar bile.

Sabah namazını kaçırmayın!

Her ay üç gün oruç tutun!

İhmal etmeyin!

Gece namazı kılın!

İsyankâr olmayın!

Dinsiz ve mağrur insanlarla düşüp kalkmayın ve münakaşa etmeyin!

Asla ümidinizi kaybetmeyin!

Dert ve yoksulluk karşısında metin olun!

Dilinizden ALLAH ve Resûlü Ekrem’i eksik etmeyin!

Dünyada rahat yaşamak için ALLAH ve Resûlü ile namaz kâfidir.

Dünya kendini birşey zannedenlerle doludur.

Onlara kulak vermeyin!

Dünya, yalancı mürşidler, şeyhler, velîlerle doluyor.

Hakikileri gizlidir.

Belli değildirler.

Nişansız ve ilamsızdırlar...

Kibriyâ : Azamet. Cenab-ı Allah'ın azameti ve kudreti, her cihetle büyüklüğü.

Azamet : Büyüklük. Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü. * Kibirlilik

Hâlvet : Yalnızlık. Tek başına kalmak. Tenhaya çekilme. * Gizlilik.

“Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya'budun : Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

Meni : Erkek veya dişinin bel suyu. Döl suyu. Nutfe. Sperma.

Evlâd : (Veled. C.) Veledler. Çocuklar.

Terettüb : Sıralanmak. * Gerekmek. Lâzım gelmek. Netice olarak çıkmak. * Bir yerde aslâ kımıldamak, bir vecih üzere sâbit ve pâyidar olup durmak. * Zuhura gelmek. * Muayen sebeblerin, muayyen ve mukannen olan neticeler vermesi.

Deyyân : Herkesin hesabını ve hakkını en iyi bilen ve veren. Hâk Teâla. Kahhar. Hâsib. Hâkim. Kadir. Râi. Cenâb-ı Hak.

Afat : Afet. Belâ. Musibet. Büyük felâket. Dâhiye. * Mc: Son derece güzel.

İdam : Bildirmek. Belli etmek. Anlatmak. * Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısı.