ÇEŞMELER Bir zamanlar şerbet akardı, bu çeşmelerde.
Bab-ı meşihat salnamesinde ; 1900-1904 senelerinde yapılan İstanbul’daki sayımda;
Saray, Şehir içi, Konak ve Evlerde, Yalı Köşklerde:
15000 adet Suyu akar çeşme 1975 adet Şadırvan.
2186 adet Hayvan su içme yalağı.
200 adet Devamlı bedava içecek su dağıtan sebil.
9735 adet Suyu olmayan senitlere su taşıyan saka.
Hünkâr Suyu : Fatih zamanında, muhasarada Derya Ali Babanın çıkardığı su.
Terkos Suyu: Kanuni Süleyman zamanında.
Hamîdiye Suyu: Abdülhamit Han tarafından inşa edilmiştir..
Sultan Ahmed’de: Üçüncü Ahmed çeşmesi..
Fatih’de : Nevşehirli İbrahim Paşa çeşmesi. Nakşidi sultan çeşmesi.
Galata’da: Berekzâde çeşmesi. Azap kapı çeşmesi.
Gedik Paşa’da: Şevki Nihal Usta çeşmesi.
Kadırga’da: Esma Sultan çeşmesi.
Aksaray’da : Kethüda Halil Efendi çeşmesi.
Beykoz’da: İshak paşa çeşmesi Koska’da : Mihrimah Sultan çeşmesi...
Daha yüzlerce var.
Sayarsak üzüntümüz fazlalaşır.
Hepisi kuru, suyu akmaz.
Muslukları kırık.
Mermerleri parçalanmış.
Yalakları çöp kutusu hâlinde....
Anlaşılmaz bir nankörlük ve ihmal diyelim buna.
Utanmıyoruz...
ALLAH rızasına vasıtasız varmak arzusu şiddet ve sevgisinden su vermede ecir vardır, Resûl’un müjdesinin verdiği edepden dolayı yurdumuzda, Sebiller. Çeşmeler. Adetâ yerden biter gibi ortaya çıkmıştır.
Bu güzel gelenek İslam Türk diyarından fışkırmıştır.
Dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu gün bu güzel haslet ve âdet bazı aylarda kırık bir testi ve maşrabaya kadar düşmüş ve daralmıştır.
ALLAH’ın her şeyi yarattığı “Su” üç, beş ipsiz sakanın elinde olduktan sonra Su da çekilecek, her taraf çöle dönecektir.
Bu kehanet değildir.
İnsanın mübarek suya yaptığı hakaret tam kemâle ermiştir.
Ne demek bu, dinle hele:
Suyu içkiye çevirdiler...
Tahsis ettiler...
Süte su kattılar...
Kendi menfaatleri için suyu haram için kullandılar.
“Her güzel şeyin bir sonu vardır” derler, öyle görünür hüküm verilirse de “Hayır”.
O güzel daha güzelleşmiştir.
Onu göremediğimizden o güzellik geçmiştir zannederiz...
Çeşme kelimesi aslında Farsça bir kelimedir.
Göz yaşı akan pınar mânâsınadır.
Bu gün bunlar kurumuştur.
Bütün asaletiyle taş kesilmiştir.
Sizi üzdüğümden özür dilerim...
Çeşme, testi başka milletlerde yoktur.
Testi: Türk hasletinin ince, mânevî sır taşıyan bir icadıdır, topraktan yapılır.
Bu gün testi kullanılmaz.
Aman dikkat et !
Neye? ...
Anlamadınızsa sözümü geri aldım.
Bu iş münakaşa götürmez.
“Testi”den su içmede İlâhî su tecellîye tazim ve hürmet gizlidir. Herkesin bildiği,fakat çok ender insanların hikmet ve sebebini bildiği testi, Toprak küp, Çömlek, göveç, tahta kaşık, tahta kâse , külek...
Testi: Bu gün kıymeti Tahta Kaşık: Bu gün kıymeti Sıfır olan, hor görülen, bu nesnelerdeki mânevî kıymeti bir bilseniz.
“Ne kadar isterdim bilmenizi” Fakat tatbik edemiyeceginizi bildiğimden susarım..
Hem bugünkü konfor devrinde testi ve tahta kaşık size birsey ifade etmediği gibi o iki mübarek, büyük mânevî bir sır saklayan testi ve kaşık nazarında siz de hiç bir şey ne temsil ve ne de ifade edersiniz.
Su ile abdest almada niyet yoktur.
Teyemmümde “Toprakla” abdest almada niyet vardır.
Sebep ve niçin?
Nedir?
“Oruç dilsiz bir vücud duasıdır. Namaz, insan vücudunu unutup ruhun hakim olduğu bir vaziyettir”. Bu târifi unutma...
Oruçta niyet vardır.
Niçin sebep nedir?
Oruçda dil ile ikrar, cesed ile tasdik vardır.
Ondan ötürü niyet lâzımdır.
Bu ne demektir?
Oruçda niyet dil ile “Oruç tutmağa” hergünki oruç için niyet lâzımdır.
“Bir şey yememek içmemek” cesed ile tasdik olur.
Serbest olan nefsi, cesedî ve ruhî arzulardan uzaklaştırmak, nefsin cesed ve ruh ile alâkasını kesmek...
Peki niyet bir nevi söz vermektir.
Kime hitaptır bu söz verme.
Ondan dolayı verilen bu söz bozulursa “60” gün kefaret orucu lâzım gelir, ve ara vermeden “60” gün...
Her gün için “60” gündür.
Kefaret orucu bir ceza değildir.
Bir nevi tövbedir.
Bu lâfa çok dikkat et!
Oruca niyet edip de tutarken hiç bir özür yokken irade haricinde olmayan bir sebepten orucu bozmak.
Yemek, içmek, seks, oruçlu iken adam öldürmek, hayvan öldürmek, av yapmak,
Oruçlu iken suya girdiğinde “Deniz, göl, nehir, havuz” içinde iken kimse görmeden içine işemek orucu bozar.
Kefaret lâzımdır.
Denizde yıkanmak, yüzmek orucu bozmaz.
Fakat su içinde iken suya işemek kimse görmedi diye orucu bozar.
Kefaret her gün için “60” gündür.
Niçin “60” gündür.
Onu söylersem dilini yutarsın.
“Ramazanda oruçlu iken kefareti husule getirecek hareket bütün ramazan orucunu bozmuş sayılır “30” gün ramazanı tekrar tutmak ve her günün orucunu yenilemekten “60” gündür. Denizin içinde iken kimse görmüyor diye orucu bozar.
Bu orucun bozulmasıyla bitmez.
Peki ne olur.
Hâlâ utanmadan ne olur diye düşünüyorsun.
Bu hatanın tamiri yoktur.
Ne tövbe, ne tekrar oruç tutma, ne de kefaret.
Bu töhmetten kurtulma çareleri yoktur...
Aman dikkat et.
Peki oruçlu değilsin aynı işi yapsan ne olur.
Su içinde iken işenmez dedik ya.
İslamda: Büyük küfür, yaratılışa hakaret, suya hakaret, insanlığa hakaret, netice Cenab-ı ALLAH’a bilmeden isyan etmiş olursun.
Çeşme,
Musluk,
Yalak,
Güğüm,
Heybe,
Odun
Çocukluğumda beraberdik.
Birbirimizi severdik.
Ayrılmazdık...
Çeşmem kurudu.
Musluğum söküldü.
Yalağım çöplük.
Güğüm bombaş,
Heybem yerlerde.
Şimdi :
Ne çeşmeyi akıtacak.
Ne güğümü dolduracak,
Heybeyi terkiye dolu koyacak.
Ocağımda düzgün odunları yakacak.
Asılı bakır tenceremde sabahları tarhana çorbamı pişirecek odam da kalmadı... Nûr yüzlü gül kokan ninem de yok.
Yapayalnız kaldım.
Hepsi,
Çeşme. Pınar, Güğüm. Debbe. Heybe, Anamla babamla, ninemle dedemle, gitti...
Resimleri artıkları müzelerde.
Ne mübarek şeylermiş onlar...
Kendilerinin, adetâ gölgelerini seyrettiriyorlar.
Hem de para kazandırıyorlar bize, kendi asâletleriyle...
Bu kadar asaletlerinin iyilikleri olmasın mı?
Gerçeği bilenler ile onu sevenler hiçbir zaman eşit değildir
15.05.1985
Salname : f. Yıllık, senelik.
Saka : Su dağıtıcısı.