HER KİME Kİ HAKİKATİN SIRRINI ÖĞRETTİLER

“HER KİME Kİ HAKİKATİN SIRRINI ÖĞRETTİLER O KİMSENİN AĞZINI DİKTİLER, MÜHÜRLEDİLER”

Herşeyin yüceliği alçaktadır.

Yükseklere bakma.

Böylelikle cüz’üler küll olur.

Her şeyi HAKK yoluna verirsen HAKK senin yanına gelecektir. Bundan emin ol.

Güneşin en yücede, tepede bulunduğu zaman yere dikilen şeyin ne önde gölgesi olur ne de altta, ne sağda, ne solda...

Biraz düşün anla...

Hayat fânidir.

Her şey geçicidir.

Izdırap insan için olağandır.

Bu ızdırabın kaynağı nefsin istekleri ve arzularıdır.

Sevinç ve keder nefsimizden doğar.

Sabır, itikâf “yüceleri düşünmeye dalmak” tevekkül nefsi körletmenin yollarıdır.

Yani Sabır, İtikâf, Tevekkül.

ALLAH kanaat edenleri sever.

Kanaat ne demektir?

Lügat mânâsı kısmete razı olmaktır.

Kanaat, fena bulmaz yıkılmaz bir hazinedir.

ALLAH bütün mahlukatın rızkını tekeffül etmiştir.

Er REZZÂKı âlemdir.

Kanaat, evvelâ ALLAH’ın mevcudiyetini ve rızık verici olduğunu tasdik etmektir.

Hırsa kapılmak, kanaatkar olmamak bunların hepsini inkâretmek olur.

Ölüm hayatın içindedir.

Hayat da ölümün içindedir.

Kâinat garip esrarengiz bir kitaptır.

Sonsuz, dipsiz derinliklerin gök yüzüne İlâhî hiyeroglif olan yıldızlar bu kitabı yazmıştır.

Ruh perdeli bir ziyâdır, ihmal edilirse kararır ve söner.

Aşkın mukaddes yağını dökersen ölümsüz bir lâmba gibi yanar.

Bugün insanlar korkunç bir teknik kalabalığı ve bilgisizliği içinde yuvarlanıp gidiyorlar. Ne bilgisizliği: insanın ne olduğunu, kıymetinin ne olduğunu bilmeme gafleti.

Bu sûretle kendi çöküşlerini içlerinde taşımaktadırlar.

Bunu hissetmeden, bilmeden seyretmektedirler.

Bir denizaltı, uzaya giden bir füze düşünün, içindekiler korkunç bir teknoloji kalabalığı içindedirler.

O âletlere itaat edecekler.

Âletlerin küçük bir bozukluğu ve yanılması içindekilerin sonu demektir.

Düşünmek lâzımdır.

Garp diye bağırdığımız Hıristiyan âlemi tetkik edilirse düşüncede adetâ islâmdır.

Doğu, islâm doludur düşüncede adetâ Hıristiyandır.

Tercüme inklap olmaz .

Herşeyi yıktık.

Suçu üzerimize almazsak “yıkıldı” diyoruz.

Kim yıktı?

Başkası mı?

Hayır.

Dede kültürünün, aile geleneğinin harabesi önünde şaşkın bakıyoruz.

Utanmadan...

Neye baktığımızı da bilmiyoruz.

Suçu birbirimizin üzerine atarak yek diğerimizi tekmesiz tekmeliyoruz.

Edebiyatımıza, Musikimize, Şiirimize, Mimarimize, Her türlü sanatımıza, Âdetlerimize, Sonu gelmez bu saymakla, Hatta hepsini unuttuk...

Onları târif eden hatırlatan kelimeleri bile anlayamıyoruz... Müzelerle, Turizmle, Restorasyonla uğraşıyoruz.

Bir yandan Hıristiyanlak Propagandaları, Yahudi âdetleri, islâm kisvesi altında yobazlık, ülkede harp halindedir.

Bir zamanlar birbirimizin yüzüne baktığımızda gözlerimizde pırıl pırıl içden gelen bir sevgi vardı.

Yek diğerimize haince bakıyoruz.

Görünen bir vücudda görünmeyen bir kuvvetin bulunduğunu anlamak lâzımdır.

Bunu anladığın zaman kendini anlarsın ve ondan sonra kâinatı tanırsın.

Uyku, Rüyâ, Gaşiy, Bunlar öteye açılmış üç kapıdır, öteyi bilmezsen mesele yok...

Basit bir nasihat vereyim:

1- Kanaatkâr ol!

2- Yalan kat’iyyen söyleme!

3- İyi davran!

4- Yerinde gayret et!

6- Fena düşünme!

6- Daima sakin ol! Sinirlenme!

7- Çalışmayı her hususda bir ibadet hâline getir!

Emir ve yasakları unut!

Cehennem ve cennet, bunları düşünme!

ALLAH’a bağlan!..

Bunların hülâsası:

“Men arefe nefse fakat arefe RABBe : Nefsini bilen ALLAHını bilir!”

ALLAH’ı bilen nefsini bilir demiyoruz.

Kabir azabının keyfiyetini akıl ile kuşatmak zordur.

Amma akla aykırı bir tarafı yoktur.

Zorluk bizim idrakimizin kısalığından göz ve kulagımızdaki görme ve işitme hislerinin sınırlı olmalarından doğmaktadır.

Öyle yaşa ki, öldüğün zaman çelenk top arabası düşünme inanmış insanların omuzları var ya. Onun için insanların her zaman derdini anlatacağı bir arkadaşı olmalıdır.

Her şeyi ALLAH’dan iste!

Şu hadisi de unutma :

“Eğer dilenmenin ne olduğunu bilseydiniz kimseye gidip bir sey isteyemezdiniz”.

05.07.1986

Cüz’ : Azdan olan. Parçaya âit olan. Biraz. Pek az. Kıymetsiz. Mühim olmayan. Esasa ait olmayan. Cüz'e âit olan. Külli olmayan.

Küll : Hep, tüm, bütün. Çok. Cüz'lerden meydana gelen.Bütün cüzlerin şumul ve istiğrak üzere ifadeleri. (L.R.)

Gaşiy : Gaşş. Örtmek, setretmek.