NASİHAT VERMEK BUGÜN İMKAN DIŞINDA KALMIŞTIR

Nasihat kelimesinin mânâsı “öğüt” değildir.

Araç-gereç kelimesinin mukabili de malzeme olmadığı gibi... Malzeme kelimesinin yerini tutmaz.

O mânâyı vermez.

Kuru bir laf olur...

Nasihat demek: İnsanın yaratılışında mânevî tarafda birçok İlâhî his ve duygular vardır. Kalem ve ilim ile bunların merkezlerine inerek onları geliştirmek adetâ dimağdaki İlâhî bilgisayar tuşlarına geçirip içindeki nüveyi ortaya çıkarmak için nasihat icabeder.

Malûm ve var olan bir şeyi ortaya çıkarmak için o merkezleri okşayarak bazen sert, bazen yumuşak, kalbe hitap eden bir nevi vaaz etmektir.

Bir tohumda gizli “çınarın” ortaya çıkması için yaratılışında ona verilen emir üzerine hareket eder.

Emir nedir: Toprak, hararet, güneş, suyu sana bulan HAYY ile ortaya çık emri..

Kültür. Edebiyat. Müzik. An’ane. Tarih herşey bunda âmildir.

İnsan ALLAH’ın sevgisiyle yaratılmış en güzel mahlûktur.

Bu sevgi hakiki bir kadın ile tezahür eder, ortaya çıkar. Bu güzellikde olan insanlar anlamadıklarına daha çok inanırlar.

Mânevî meselelerde hiçbir sisteme girmeden düşünmek lâzımdır. Güya tekâmül için her şeyimiz değişti.

Hâlâ da değişiyor.

Bugünkü Türkçe gibi değişen ve bası boş bir dil ile eskiyi kitaplarıyla anlatmak imkân haricine çıkmıştır.

Bu dil ile hiç kimse kendi içine inmeye muvaffak olamaz.

Nasihatdaki hitapların, kelimelerin yerine varacak “malzeme” bütün kalmamıştır.

“Araç gerecin” işi değildir bu.

Çok şükür ki kusurlar hatalar koku hâlinde değildir.

Eğer koku hâlinde olsaydı birbirimizin yanında duramazdık.

Koku dünyaya, cesede aittir.

Bu günün insanları arasıra kendi kendilerini hatırlıyorlar.

O da ne zaman söylemekten utanırım.

Hani bazı yerlerimiz vardır ülkemizde “deprem” sebebiyle hatırlanır. Yazık...

ALLAH kelâmında :

Kul ve hayvan hakkı ile bana gelmeyin diyor.

Bu ne demektir?

Âhirete böyle gelmeyin demek değildir.

Mânâyı, emri anla!

Onun içinde bir merhamet, acıma ve sevgi gizlidir.

Eşşek!..

İnsanların ruhî hamulesi olan İlâhî tarafı ki buna biz:

“Âdemiyet tarafı” diyoruz.

Bu hâmule ile temas için şu sözleri bilmek lâzımdır.

“RABB, İlâh, HAKK” gibi mübarek lâfızlardır.

RABBü’ s-semâvât,

RABBi’l-ard RABBü’l- maşrikeyn,

RABBü’l- magrıbeyn,

RABBi’r- RAHÎM,

RABBi’l-felâk,

RABBi’n-nas Lâ İlâhe,

HAKKü’l- MÜBÎN.

Bunlar nedir?

Bu lâfızların yerine “ALLAH” lâfzı konamaz.

O hâlde bunlar nedir?

ALLAH ile konuşmak için hitap kelimelerini bilmek lâzımdır. Dikkat son söz su:

Mansur: “enel HAKK” dedi.

“Ben ALLAH’ım” demedi.

Bunu hâllet!

Ben söyleyemem.

Söylersem her yer karışır.

Zâten evvelce karışmış...

Kelamullah şeklen Arapçadır.

Amma aslen “ALLAH’ça”dır.

Bunu bil gaflet etme!

ALLAH her yerde hazır nazır değildir.

Her şey ALLAHda hazır ve nazırdır.

İnsanın gözü aklı kadar görür.

Bunu unutma ama kulağa öyle değildir.

Es SEMİ’ü’l- HAŞİR’dir.

Es SEMİ’ evvel söylenmiştir.

Gözü görmeyen peygamber gelmiştir.

Fakat sağır gelmemiştir ve yoktur.

ALLAH insana anlama bakımından nüzul ederek ses hâlinde tecellî etmiştir. Bu, insana büyük bir iltifatı Rabbanîdir.

“Gürültü yapma” sesinizi nebînin sesinden fazla yükseltmeyiniz. ALLAH yavaş konuşanları sever.

Bunlar âyet ve kudsî hadisdir.

Anla!

Budalalık etme!

Bazı lâfa da gücenme!

Ben anlamayana anlatamadığımdan kendi kendime söylüyorum bunu!..

Bak sana ağzında kemiksiz et parçası dil var ya onun anatomisini söyleyeyim.

Şaşırır kalır insan aklı.

En arka taraf tuzlu.

Ortanın aşağısı tatlı-tuzlu.

Sol yan tuzlu.

Sağ yan acı tuzlu,

Dilin ucu tatlı-ekşi.

Dil ucu üstü gıdıklanır.

Bazen de kaşınır.

Her iki yanak içleri sıcak soğuk hislerini alır.

Dimağa götürür.

Onun atomlarını hemen dimağdaki bilgisayar cinsi hemen söyleriz. Tuzlu, tatlı, acı, sıcak, soğuk, ekşi, gibi...

İnsanın yapacağı birçok şey vardır.

Yapmayacağı birçok şeyler vardır.

Onlan bilmiyorsunuz.

23.08.1986, Cumartesi

Nasihat : İbret verici ders, tavsiye, ihtar, öğüt.