1- İsabet-i ayn hak’dır.
2- Dağı yerinden oynatır.
3- İnsanı mezara deveyi kazana ithal eder.
4- Hıfz için Cenab-ı HAKK’a sığınınız.
Bu çok mühimdir.
ALLAH’a demiyorum.
“HAKK’a”.
Bu ne demektir?
Bir yere bakmak: Hayranlık duyarak.
Tetkik etmek için.
Anlamak için bakmak.
Bunlar akıl ve düşünce melekeleri ile ruhun bakışıdır ki bir nevi tefekkürdür, ibadettir.
Bir de : Hased ile bakmak vardır ki bu nefsin bakışıdır.
Buna halk arasında “Nazar” ismi verilir, insanda bulunan HAKK’ın güçlerini yani sana verilen güçleri hayra değil de şerre kullanmak olur.
Akıl ve düşünce ile insan kimseye zarar veremez.
Vermez.
Nefis ile bunu yapar.
Zira nefis serbest bırakılmıştır.
Mesuliyet nefse yükletilmiştir.
Nazar : Ağaç, çemen, gül, at, koç, koyun, inek, arı gibi hayvanlara çok isabet eder.
Gece aynaya bakmayınız hadisinde gizli birşey vardır.
Setr-i avretde nazar vardır.
Nazarda da şirk gizlidir.
Nazar hased duygusundan doğar.
Hased: Bilerek bilmeyerek HAKK’ın takdirinden uzaklaşmak duygusudur.
Bunda da şirk gizlidir.
Hased islâmda men’ edilmiştir.
“Hased cehennemdedir.” Hadis bu.
HAKK’ın takdiri vücudda câri senin uzviyetinin malı olan her şey demektir.
Setr-i avretde nazar nefsin cinsi tarafını korumak maksadıyladır.
Kadına bakmakda cinsi nazar vardır.
Bu nazarda hased vardır.
Niçin benim olmuyor düşüncesi.
ALLAH’ın verdiğine isyan gizlidir.
Kanaatsizlik vardır.
Tabiatda birçok madenler vardır.
Bunlar bugünkü bilgimize göre Mendelyef cetvelîni tamamıyla dolduranlar Anyon, Katyon’dur.
Müsbet ve menfi diye yani analizde elektrik ayrılmasında gittikleri katotlardır.
Yine bazı madenler vardır.
Mıknatıs onları çekmez veyahut onlar mıknatısa yanaşmazlar.
Mıknatıs Rumcadan gelme bir kelimedir.
Mıknatıs tezahurları ile kendini gösteren, târifi elektrik gibi mümkün olmayan bir kâinat kanununun icabı bir nesnedir.
Bunu bir defa hakkı ile bil öğren...
Sonra: Meselâ : Nikel, Bakır, Gümüş, Kurşunu mıknatıs çekmez. Niçin? Kuru cevap arama...
Çinko, Bakır, Kalay, Demir, Sezyum, bunlar katyondur.
Bu madenlerin hepsi vücudda muayyen bir nisbetde mevcuttur. Bunların azalıp çoğalması bir takım sebeplerden olur.
Dışdan gelen ve organizmaya tesir eden maddî nefsî sebepler, ruhî bunalmalar stresler,
gürültüler, hırslar, arzular, tatminsizlikler her hususda;
nefsî arzuların tezahurlannda vücudda “Çinko, Sezyum, Bakır, Demir” azalır.
Biz bunlarda maddî sebep arar dururuz.
Devam edin aramaya.
Bilir misiniz, gümüş mıknatısı ref eder.
Gümüş yüzük nedir.
Kurşun mıknatısı ref’ eder.
Başa kursun dökerler.
Kestane elektrikiyeti cezbeder.
At kestanesi ref’ eder.
At kestanesi ağacına yıldırım düşmez bilir misiniz?
Nereden bileceksiniz.
Kendini zorlama.
Bizi de okumaya devam et!
İnsanın içinde, insanın dışında muradı İlâhî olarak yaratılışında mevcut İlâhî hikmet “Teozofi” ile insan bu hikmetle daima birleşmiş hâldedir.
Fakat bunun farkına varıp muzaffer olan huzura kavuşarak mutluluğa erer.
Nefse iyi gibi görünen fena kuvvetlerle mücadeleyi bilmek gerekir...
Şunu anlamadan geçme: Havva’nın yegâne suçu erkeğe itaattir.
Yılana kanan Âdem’dir, Havva değil...
Bu bir hakikati gizli kapaklı fakat apâşıkâr anlatır.
Anlamadın yine.
Devam et anlamamaya.
Kesretden vahdete doğru gitmek hakiki sevgi ile olur.
Çiftleşme hakiki sevgi ile başlar.
ALLAH’da kaybolur.
Hakiki ibadet “Cezbe” dir.
Cezbe öteden çekilmedir.
Cesedler birleşir sonra ruhlar birleşir.
Bu hâl kesretden vahdete doğru gidişdir.
O zaman çiftler orgazm olurlar.
ibadetin en üst zirvesinde boşalma sadece dimağî ve ruhî olur.
Bu, mutlak varlığa kavuşmanın bahtiyarlığıdır.
Boşalma oldu mu her şey biter.
Hiç bir duygu, his kalmaz.
Bunu beşeri kelime ile izah edemeyeceği, tam bir kurtuluştur. Hakiki erme bir kadınla olur. Resûlullah “bana kadın sevdirildi” dedi.
Bunu biliyorsun.
Bunda İlâhî murad vardır.
Zorla sevdirildi demektir.
Resûlullah efendimiz, cinsi hislerle değil de bir ibadet olmasından ötürü böyle söylemek mecburiyetinde kalmıştır.
“Kadınlar sizin ziynetinizdir onları hoş tutun” Âyet.
ALLAH birçok peygamberler gönderdi, insanları aydınlattı. Göndermeseydi şöyle olurdu gibi dua ve sözler söylemek doğru değildir.
ALLAH’ın yarattığı kâinat kanunu böyledir.
Biz ancak hamd ve şükrederiz.
114 sûre;
86 Mekke’de,
28 Medine’de inzal olmuştur.
Vahiy meleği Cebrail’dir.
Cibril-i emin bu meleğin lâkabıdır.
Yaptığı vahiy vazifesinden dolayı...
Vahiy: Gece.
Gündüz vâki olmuştur.
Resûl-ü Ekrem’e hicab olmadan mi’racda namazın farziyeti bildirilmiştir.
Cebrail bazen görünürdü.
Bazen de görünmezdi.
Göründüğü zaman arada hicab yoktu.
Karşı karşıya konuşurdu.
İnsan şeklinde görünürdü.
Meleklerin kanatları yoktur.
Ruhî kuvvetlerden ibaretdir.
Kuş kanadı gibi değildir.
Melekleri kendi ruhanî hüviyeti ile görmek çok güçtür.
Beşerî kuvvet yetmez.
Resûl-ü Ekrem beşeriyet hâlinden melekiyet hâline intikal ederek Cebrail’den vahiy aldı ki, bu en büyük güç vahiydir.
Cebrail melekiyetden beşeriyet sûretinde zuhur eder, âyetleri Resûl’e tebliğ ederdi.
Cebrail nazmı, mânâlarını Taraf-ı İlâhiyeden ruhanî bir takarrub “Yanaşma” ve ittisal sûretiyle ve hemen zâtında mürtesem olacak bir sür’atle telâkki eder.
Yahut Levh-i Mahfuz’dan telâkki ve hıfz ederek “Yere nüzul” eder. Resûl’e tebliğ ederdi. “IKRA: Oku ...”
“Okuma bilmem” ne demektir?
Yazı yok.
Ne okuyacak...
Burası vahyin en büyük târif ve izahını ifade eder.
Bu lâfları da anlamak kolay değildir.
Uydurma lâflara bakma!
Onlarda tertipli yalan gizlidir.
Yalan : Zinadan, kumardan, içkiden, her türlü haramdan daha fena bir hareketdir.
Yalan ruha karşı bir isyandır.
Yalanda nefis hakimdir.
ALLAH’ın ilmini Es SEMİ’ olduğunu, El SEMİ’ olduğunu, peygamberi inkâr, Kur’ânı inkâr gizlidir.
Yalan söyleyen küfürdedir.
14.06.1986
Nazar : Göz atmak. Mülahaza, düşünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düşünce. Yan bakış, kötü bakış. Bir türlü kabul etmek. * Gözdeğmesi. * İltifat. * İtibar.
Hased : Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmak
Hıfz : Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı ezberde tutmak.
Setr-i avret : Başkalarına gösterilmesi haram olan yerleri örtmek. Şer'an örtülmesi lâzım gelen yerlerini örtmek. (Bak: Avret-Tesettür)
Nazm : Sıra, tertib. * Kafiyeli, vezinli, söz, şiir. * Dizili olan şey. * Kur'an âyetleri.
“İkre' bismi rabbikelleziy halak : Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 96/1)
Semi’ : İşiten, duyan. * Fık: Allah'ın (C.C.) insanlar gibi zamana, âlete muhtaç olmayarak her şeyi işitmesi ve duyması. (O'nun işitip duyamıyacağı hiç bir şey yoktur.)