BEDDUA

Beddua: insan tabiat ve tıynetinin tabiî gibi görünen tezahurlarından hiddet, haksızlık, ileri derecede tazyik, kin, intikamı davet edecek hadiseler ve tahammülsüzlük neticesinde bunu yapan tarafa bir nevi ALLAH tarafından ceza verilmesini arzulamadır.

Beddua islâmda yasaktır.

Niçin...

ALLAH’ın adaletsizliğine hükmetmek gibidir, isyandır.

Kâinatdaki işlemede değişmeyen bir kanun vardır.

Herşey yaratılış icabı kendi tabiatı üzeredir.

Fizikde, kimyada, nebatda, hayvanda, insanda, herşey yaratılışında gizli fonksiyonları yapar. Bunların bazılarının sebepleri insan aklına girecek hududdadırlar. Fakat bazı perdeler bunları örter.

Bazı sırlar da herkese sırdır.

Bazıları ise değildir.

Bunları anlayanlar vardır, ilimde “Rasih” olanlar...

Maddede gizli kanunları eşelersen içinde mânevî değişmeyen kanunların bulunduğunu görürsün.

Bir tohumda :

Renk, koku, meyva, vitaminler, mineraller gizlidir.

Bunları analizde bile tohumda göremeyiz.

Bunlar bize sırdır. Fakat nebat ortaya çıktı mı bunlar da ortaya çıkar.

O zaman akıl hududumuza girer.

Canlılar da böyledir.

Bir spermde, bir insan yumurtasında insanı göremeyiz.

Bir yumurtadaki civcivi göremeyiz.

Akla sokamayız.

İnsanın : His, heyecan, düşünce, merak gibi hâllerinin, duygulanmalarının farkına varması hadisesine “şuûr” diyoruz. Aklın tezahürü olan buna bile akıl erdiremiyoruz.

Nasıl oluyor diye...

Beddua, maddî hadiselerin, mânevî duyguların akıl hududumuza sokamadığımız sebeplerinde, aklın bir tepkisi olarak beddua etmeye kalkma.

Beddua küfürdür.

ALLAH’a isyandır Kurduğu maddî, manevî değişmeyen adil kanuna karşı isyandır.

Terazi adaletin sembolüdür.

Tartıya hile küfürdür. Bu ALLAH’ın kurduğu kanuna karşı gelmektedir...

04.02.1986

Beddua : (Bedduâ) f. Bir kimsenin kötülüğü için duâ. Kötü duâ. Tıynet :Tînet. (Tıynet) Balçık. * Hilkat, yaratılış.

Tazyik : Daraltmak, sıkıştırmak. * İcbar etmek. * Sıkıntı ve ızdırab vermek. * Zorlama, baskı. * Fiz: Bir kuvvet harcayarak yapılan basma veya itme işi. Basınç. Katı cisimler, üzerine konuldukları satıhlara; sıvılar, içinde bulundukları kabın hem dibine ve hem de yanlarına; gazlar ise, içinde kapalı oldukları kabın her tarafına basınç yaparlar.

^ jj aj ılxi ojijıij ^»i*Ji V) aLjIj dL lAy-ıUİvı i V) t-«j iŞj

“....ve ma ya’lemü te’vilehu illellah, ver rasihune fil ilmî yekulune amenna bihi küllüm min indi Rabbina, ve ma yezzekkeru illa ülül elbab : .... Halbuki Onun te’vilini ancak ALLAH bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” (Âl-i İmrân 3/7)