TÜP BEBEK

Tüp Bebek:

Meşru’ demek :

ALLAH’ın yarattığı, kâinatta koyduğu kanunlanna uygun, HAKK’ın bildirdiği şekilde hareket, her hususta meşru’ demektir.

Yani Sünnetullaha aykırı olmamak ve buna dinî kaideler içinde riâyet etmek demektir. Erkek ve dişinin nikâh müessesesi altında birleşmeleri meşru’dur. Bunun aksi, ne doğa kanunlanna yani Sünnetullaha, ne de dinî esaslara göre meşru’ değildir.

Para ile alınmış cariyelerle yatmak meşru’dur.

Hamile kaldıkları zaman nikâha alınırlar.

O hâlde birinci birleşmede nikâh meselesi çocuk için kurulmuş düşüncesini kuvvetlendirir. Dişi ve erkeğin yek diğerine incizabı vardır.

Bu hissi HAKK öyle murad ve yaratmıştır.

Cima’=Birleşme=Kadın ve erkeğin yek diğerine tenasül organlarıyla birleşmesidir. Vücudları birleşmeden yumurta ve spermin bir tüp içinde yek diğerine karıştırılması cima’ değildir.

Tüp içinde bir birleşme olduktan bir müddet sonra cenin nüvesi teşekkül etmiş ve kadının rahmine konmuştur.

Bu bir nevi tohumun tarlaya konması gibi kaba bir benzetme olabilir...

Burada çocuğun meşru’ veya gayri meşru’ olacağı mevzu’u bahis olamaz. Meşru’luk muayyen doğa kanunlarına uygun ve dinî usullere göre olması bakımından söz konusu olabilir.

Doğa kanunu dediğimiz ALLAH’ın kurduğu nizam ve oluş kanunlarıdır.

Bunlara aykırı gitmek HAKK’ın kanunlarına hürmet dışı olur.

Eşek ile atın birleşmesinden katır çıkar.

Bu da kanunlara aykırıdır.

Hürmetsizliktir.

Gizli olarak HAKK bu edeb dışı hareketten ötürü katıra kendi cinsinden birleşme ve nesil vermemiştir.

Bu hususu mülâhaza etmek gerekir.

Hayvanlardaki sun’i aşılama da bu kadroya girer.

Dişi - Erkek yumurtasının birleşmesinde şartlar doğa kanunlarına yani ALLAH’ın kurduğu kanunlara uygun olunca nesil olmasına HAKK murad etmiştir.

Adil bir kanundur.

Dinî bakımdan tüp bebekte bir günah olmamakla beraber, HAKK’un kurduğu doğa kanunlarına karsı edeb dışı bir hürmetsizlik kokusu gizlidir.

Hakiki bir mü’minin işi olmamalıdır.

Eşeğe sormuşlar:

“Sen kimsin?”

“Katırın babasıyım...”

Katıra sormuşlar:

“Sen kimsin?”

“Anam attır!” demiş...

Eşek bile yaptığını, Kur’ânda methedilen ata yüklememiş.

Katır da eşeği gizleyerek anam attır demiş.

Katırın erkek ve dişisinin dölü olmaz.

Cinsî hisleri yoktur.

“Niçin?” çok mühimdir.

Bunun olmaması bir takım uzvî, mânevî şartların yokluğu kadrosuna girer, kanun muhakkak tecellî eder.

Tasavvur ediniz ki bir islâm erkeğinin, bir islâm kadınının yumurta ve spermi tüpte birleştirildi.

Ve kadının rahmine kondu.

Bu cima’ olmadığından gusül lâzım mıdır?

Ve kime ve ne zaman...

Tüp Bebek:

Fizyolojik bir deney, bir buluş olarak seyir ve mütalaa hududu içinde kalan bir tecrübe ve netice alınmış bir oluştur o kadar...

İnsan :

Et, kemik, sinir ve birçok organlar olmadığı gibi, bütün bunların işlemesi, fizyolojik , doğa kanunlarına uygun işleyen, bir manken de değildir.

Bu nizamı ruhî hâmule ve hasletleriyle “Adil, ahlâkî, faziletli” kelimeleriyle ifade edilen ve bunun kanunu olan semâvi emirlere uygun olması ve bütün bu varlığa insan diyoruz. Birleşme ve nesil vermede, muayyen değişmeyen, ahlâkî dinî bir kaide disiplininin içinde bulunuyor demektir.

Dinî ve resmî nikâh ruhun tâbi olduğu kanun “Kanunî” mukavele cesedî bir taahhüttür. Bunları sezemeyen bir kitlede, bir toplulukta tüp rebek ve diğer çeşitler mevzu’u bahis olamaz.

İslâm dini bu hususu gâyet ince ve kâfi bir sûretle ifadeyi cenazede ilân eder.

Meyt, ölü cesed demektir.

Anasının ismiyle huzura gider.

Babadaki daima şüphe mevcudiyetini ref için...

Bu, kadına HAKK’ın verdiği kıymetin ifadesidir, itimatsızlık veya kötü bir mülâhaza değildir.

Hazreti Meryem’e yapılan bühtanlar...

Habil ve Kabil’in kız kardeşleriyle evlenmeleri.

Bu hakikatleri bilmeyenlerin münakaşa ve sözleridir ki böyle düşünce küfürdür.

Hakikati bilenler için bunlar tabiidir.

HAKK’ın kudretidir.

Hazreti Meryem İsa’yı babasız doğurmuştur.

Hazreti Havvada Habil ve Kabil’i ve ilk Peygamber Şit’i Hazreti Âdemle temastan sonra hamile kalarak doğurmuştur.

Fakat iki kızını “Eklimya” “Lebuda” yi Hazreti Meryem gibi doğurmuştur.

Âdem ile temas etmeden hamile kalmıştır.

28.07.1978

Meşru’ : Doğru. Hak. Şeriatın kabul ettiği. Haram ve yanlış olmayan.

Kaide : Esas. Temel. Düstur. Nizam. Yol. Ayaklık. * Dip taraf. * Bir şeyin meydana gelmesine şart ve düstur olan husus. * Bir ilim ve fennin düsturlarından her biri. * Fık: Hayızdan ve çocuktan kesilmiş kadın.

Müessese : (C.: Müessesât) (Esas. dan) Bina, kuruluş. * Kurum.

Sünnetullah : İlâhî kanunlar. * Kanun, âdet. (Bak: Âdetullah)

Nikâh : Evlenme. Şeriata uygun şekilde evlenme. * Resmi evlenme muâmelesi. (Bak: Mücâhede)

Tenasül : Türemek. Nesil yetiştirmek. Üremek. Birbirinden doğup türemek.

Sperm : Atmık, er suyu, bel, meni. Döl.

Cima’ : Cinsi münâsebet. Çiftleşmek. * Zamm etmek.

Rahim : Kadın üreme organı. Ana karnı.

Sun’i : Yapay.

Cinsî : Cinsle ilgili, cinsle alâkalı. Kadın-erkek ilişkisi.

Mukavele : Kavilleşmek. Karşılıklı anlaşmak. Sözleşmek. * Anlaşmada imzalanan ve karar altına alınanların yazıldığı kâğıt.

Mülâhaza : Mütâlaa. Dikkatle bakmak. İyice düşünüp bir işin hakikatını tetkik etmek. Tefekkür, düşünce.

Bühtan : İftira. Birisine yalandan bir şey isnad etme. Birisini suçlu gösterme. * Dalgınlık. * Medhûş ve mütehayyir olma.

Temas : (Mess. den) Yan yana bulunma. * Birbirine değme. * Münasebette bulunma.

Cinsî temas: Kadın-erkek birleşim ilişkisi.

İncizab : Cezbedilme, çekilme.

Cima’ : Cinsi münâsebet. Çiftleşmek. * Zamm etmek.